BU GÜNE NASIL GELİNDİ

Ordu

2004 Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven

2008 Ergenekon

2009 Amirallere Suikast, Kafes, Arınç'a Suikast, Kozmik Oda

2010 Poyrazköy, Balyoz, Askeri Casusluk

2011 Şike davası

2012 Ergenekon

2013 28 Şubat Davası

2015 Sümeyye’ye Suikast

2016 Kalkışma

Ordu itibarsızlaştırılmış, güçsüzleştirilmiş ve sindirilmiştir.

Üç cephede birden savaşan bir orduyu 10 senede güçsüz ve itibarsız hale getirmek için elinden geleni ardına koymayanları “darbe dönemi bitmiştir” diyerek öven ve destekleyen iktidarın şimdi “halk” a meydanlara inin demesi, bindiği dalı kesmesi nedeniyledir.

POLİS

2014 Polis Koleji, akademi ve polis okulları kapatıldı.

2015 Polis Meslek Eğitimlerine 6.260 Erkek, 240 Bayan toplam 6.500 aday alınacak.

2016 Kamuda, taşra teşkilatlarında görevlendirilmek üzere 15 bin polis memuru alınacak

Maaşı için Polislik kapısı açıldı.

Açığa alınan 8777 personelden 7795’inin Polis olması, orduya karşı polis güvencesi olmamıştır ve silahlı her güç gibi, yetiştirildiği değerlere hizmet eder. Hamdolsun şimdi Polis’e de güvensizlik had safhadadır ve bundan geri dönüş yoktur.

SINAV

2003 ÖSYM sahtekarlığı

2010 KPSS sahtekarlığı, ÖSYM sahtekarlığı

2012 ÖSYM sahtekarlığı

2014 ÖSYM sahtekarlığı, IELTS Sahtekarlığı

2015 ÖSYM'nin soru hazırlama birimine baskın: 3 gözaltı, ÖSYM Başkanı Tutuklandı, IELTS, ÖSYM sahtekarlığı,

Sınav kavramı hile, kopya ve tarafgirlik ile itimatsızlaştırılmıştır.

İnsanların geleceğini sınandığı ülke çapında yapılmakta olan her tür sınav, sahtekarlık ve kopyacılık damgasını peşinen yemiştir. Tarikatların savaş alanı olan bir sınav sisteminden bahsetmekteyiz. Yetmezmiş gibi yazılı sınavlara bir de sözlü eklenerek yapılan sınav sonucu başarılı olanların nedense sözlü notları yazılı notlarının kat be kat üzerinde olmaktadır. Seçilemeyenlerin ise tam tersi.

Eğitim

2012 Eğitim sistemi değişti 4+4+4

2016 Eğitimde 3+3+3+4, (TEOG) “şişirilmiş not” araştırması

Eğitim yozlaştırılmış, dinselleştirilmiş ve seviyesizleştirilmiştir.

5+3+3 sisteminden 4+4+4 sistemine geçiş işe yaramadı, şimdi 3+3+3+4 sistemi denenecek. Nerede ise tüm eğitim İmam-Hatip oldu. Biraz daha gayret edersek namaz kılan hırsız, oruç tutan bir sapık, hacca giden bir yalancı, kurban kesen tefeci ve şahadet getiren bir terörist yetiştirmede üzerimize kimse olamayacak.

Adalet

2009 Türkiye ’Hukukun Üstünlüğü’ göstergesi açısından alt sıralarda bulunuyor.

2010 Şimdi de "Yargıda Deprem"...

2011 KİME GÖRE ADALET !

2012 Adalet yara aldı, vicdanlar yara aldı. Bu mahkeme kendini mahkum etti.

2013 BALYOZ DAVASI’NDA ADALET BÜYÜK YARA ALDI, Deniz Feneri üzeri kapatıldı.

2014 Kuşadası'nda 4 yıl önce elleri arkadan kelepçeli halde 5 polis tarafından karakolda feci şekilde dövülen Fuat Şengül'e 8 bin lira, 2 polise ise 3 bin lira para cezası verildi.

2015 Kasten yaralama sonucu ölüm... Adalet duygusu, çok ağır yara almıştır.

2016 Darbeci savcı!.. ve adalet açlığı, Adalet yara aldı: O tecavüze tahliye

Adalet güvenilmez ve taraflı hale getirilip yozlaştırılmıştır.

Adalet kimlerin elinde oyuncak oldu bilememekteyiz ve bu bizi hiç ilgilendirmemektedir. Sonuçta İmam-Hatip’liler hamdolsun çoğunluktalar. Cemaatin biri gitmiş öbürü gelmiş gibi bir durum var ortada. Adaletin olmadığı devletler elbet çökecektir.

Ayrıştırma

Alevi - Sünni, sağcı - solcu, türk - kürt, laik - muhafazakar, çapulcular - göt kılları.

"Reyhanlı'da 53 sunni vatandaşımız öldü"

“Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu”

"Ben de Gürcü'yüm, ailemiz Batum'dan Rize'ye göç etmiş bir Gürcü ailesidir." 11 Ağu 2004

"İmam hatiplilerin ayağına zincirler vuruldu".

Hamdolsun, dört çocuğumun dördü de imam hatipli...

“Malum Kılıçdaroğlu da Alevi kültürünün mensubu ama Hacı Bektaş-ı Veli’yi iyi anlamamış”

Biz ulusal ve resmi bayramlarımızla mahalli kurtuluş günleri gibi bütün tarihi günlerin üzerindeki koyu, resmi perdeyi ve askeri görüntüyü kaldırıyoruz.

Iraklı Suriyeli Türklerin feryatlarını duymayan AKP-RTE, Mısır’a neden ağlar?

“Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız”

İslam milliyeti en hakiki kardeşlik en kuvvetli birlik ve beraberlik ipidir…!

"Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık" demek Milletimizi 36'ya bölmek, ırkçılıktır.

“Milliyetçilikle hesaplaşma vakti gelmiştir”. Ahmet Davutoğlu

27.8.2003 tarihli ve 25212 sayılı Resmî Gazete ile "Andımız" kalktı.

Değerler Eğitimi Merkezi (DEM), değerlerin eğitimi konusuna akademik düzeyde katkı yapmak amacıyla kurulmuş bir araştırma merkezidir. (Ensar Vakfı)

‘Rabia işareti’ Mısır dışındaki gösterilerde de yayıldı ve Türkiye’nin de gündemine oturdu.

Arap Baharı; Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Yakın Doğu'yu etkisi altına almıştır.

BOP, 21'nci yüzyılın ilk on yılında, özellikle müslüman dünyasından İran, Türkiye, Afganistan ve Pakistan ile çeşitli ülkeleri kapsayan, ABD'de Bush yönetimi tarafından ortaya atılan siyasi bir terimdir.

Tayyip Erdoğan:”ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanıyım

“2000 YPG'liye 900 tır malzeme verdik”.

“Ben BOP Eşbaşkanıyım, imralıyla ben görüştüm. Sıkıntısı olan bana gelsin”.

"Kadın katilleri ve tecavüzcülere ‘iyi halden’ ödüllendiren yargı, 8 yaşındaki bir çocuğa tecavüz eden 19 kişiyi ‘tutuksuz’ yargıladığı ortaya çıktı".

Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği'ne (KAİMDER) yakın kişilerin kiraladığı evlerde kaldığı 9 ve 10 yaşlarında bulunan 45 öğrenciye tecavüz edildiği ortaya çıktı.

Bülent Arınç: ‘Sosyal medya üzerinden bağlantı kurduğu IŞİD’e kanarak savaşmaya giden Türk gençlerinin bulunduğunu’ açıkladı.

Batılı ülkelerden 2 bin 500'den fazla savaşçı, Irak ve Suriye'de IŞİD saflarına katıldı. Raporda, savaşçıların çoğunun 18-29 yaş aralığındaki gençlerden oluştuğu, savaşçıların yaşının giderek küçüldüğü, herhangi bir askeri eğitim almadan bölgeye gittikleri kaydediliyor..

Suriye’deki militanlara hizmet veren Antep’teki ‘cihat hastanesi' 75 yatak kapasiteli.

Antep’teki 7 özel hastaneye danışmanlık hizmeti veren bir şirket adına kayıtlı olduğu görülen bir özel hastanenin ‘insani yardım derneği’ adı altında hizmet veren bir derneğin adı geçiyor.

Kobani'nin IŞİD'den kurtarılması için Kürtlere yardım eden muhalifler, bu kez de Azez'i tehdit eden PYD ile savaşmak için Türkiye üzerinden Suriye'ye geçti.

Savaşçı sevkiyatı, Türkiye'nin onayı ve gözetiminde yapıldı. Sevkiyatta, İdlip - Bab el Hava - Öncüpınar - Bab el Selam - Azez rotası kullanıldı. Yol güvenliğinin üst düzeyde tutulduğu sevkiyatta savaşçıların kullandığı silahlar da İdlip'den Azez'e götürüldü.

Askeri kaynakların verdiği bilgiye göre savaş uçağı sınır ihlalinde bulunması üzerine Türk uçakları tarafından vuruldu.

Davutoğlu: Uçağın Vurulması Emrini Bizzat Ben Verdim.

Rusya’nın düşürülen uçak sonrasında Türkiye’ye yönelik yaptırımları her geçen gün ağırlaştırmasının ardından, dün canlı yayında açıklama yapan Davutoğlu, “17 saniyede talimat verilmez” dedi.

Ayrıştırma, senden-benden desteklenmiş, kayırma ve kollama tam gaz devam etmiştir.

Bu gün, hangi çağrıyı yaparsanız yapın, bu ayrıştırma sonucu ancak taraflara hitap edecek, bozulan birlik ve beraberliğin bu şartlarda gerçekleşmesi zordur. Sokağa çıkın emrini belirli grup ve STK’ları uygulamış olup dindarlar dinciler ile birlikte, okumuşlar da cahillerle birlikte sokaklarda meydana gelen vahşete ortak olmamak için katılmamışlardır. Katıldıkları tek gerçek “Darbe Karşıtı” oluşlarıdır.

 

14 yılın bilançosu çok acıdır.

Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi gereği komşuları ile sıfır sorundan, her bir ülke ile sonsuz sorunlu hale gelmiş bir Türkiye.

Tüm bunlar, sistematik hareketler olarak karşımıza değişik zamanlarda çıkmış, halkın tarafgirlik hissi ve ağaca bakarken ormanı görmesi engellenecek şekilde yapılmıştır.

Ordu sistematik bir şekilde itibarsızlaştırdı ve devre dışı bırakıldı.

https://www.youtube.com/watch?v=KUbwGS1pt-I

Darbe, gerçekte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) karşı yapıldı. Darbe girişimi başarılı olmadı ama manipüle eden açısından hedeflerine ulaştı. TSK; tamamen itibarsızlaştırıldı ve devre dışı bırakıldı. Artık; terörle mücadele ve emperyalist hedeflere yönelik “Suriye’de Kürt koridorunun inşası’na engel olabilmek, Türkiye açısından çok zorlaştı.

http://www.haberturk.tv/gundem/video/carpici-iddia/193891

Emperyalizm; Türkiye’nin de dahil olduğu bölgede, Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) gerçekleştirmektedir.

Bulunduğumuz bölgede, hegemonyaya direnebilecek potansiyel bölge güçleri istenmemektedir.

Bölge; etnik, dinsel ve mezhepsel olarak, daha küçük siyasi yapılara doğru ayrıştırılmak istenmektedir. Türkiye de buna dahildir

Şu an ordu kışlada hapis, Polis karakolda hapis, Hakim ve Savcılar Adalet Saraylarında hapis, herkes birbirine kuşku ile bakmakta, arkasını nasıl kollayacağını düşünmekte.

Aslında olan, milleti birbirine düşüren olay budur.

Ülke ancak bu tür bir hezeyan ile zayıflatılır ve birbirine düşürülür.

Ayrıştırmayın, bölücülük, tarafgirlik yapmayın dedikçe bizlerle alay eden ve iktidarı belli bir amaca yönelik savunurken büyük resmi göremeyenler, şimdi “tam da birlik ve beraberlik zamanı” gibi içi boşalmış sözceleri kullanmakta.

Çağrı doğru ama uygulama alanı yok.

Taksim meydanının önemi şimdi ortaya çıktı ama orada birlik ve beraberlik için bulunurlarken başlarına gelmeyen kalmamıştı.

Şimdi yine oraya gidebilirler ama bu sefer de palalı kafa kesicilerin nasıl karşılayacakları büyük bir belirsizlik.

SÜREÇ

Bu olayların nasıl bir “süreç” içerisinde ince ince işlendiğini hala çoğunluk fark etmiyor. Sadece önlerine konanı görüyor ve yiyor.

Görünebilen gerçeğe dayalı fikirler üretiliyor ama işler artık öyle yürümüyor.

Medya sana, politikacıların istediğini “gerçek” diye gösteriyor.

Asıl gerçeğin ise gördüklerin ve duyduklarınla ilgisi yok.

İktidarın 14 yılda yaptığı temel yanlışlardan dönme çabası ise artık çok geç.

Ülke bu duruma geldikten sonra ne oy için edilen sözler unutulur ne de verilen tavizler geri alınabilir.

Şüreç, ilk baharda debisi artan bir nehir gibi önüne geleni sürükleyecek ve planlanan sona doğru hızı artarak akacak gibi görünmekte.

Taner Yıldız: “Eğitim seviyesi arttıkça AKP oyları azalıyor”.

Enerji Bakanı: “Eğitim seviyesi arttıkça bize güven azalıyor”.

Daha iki gün önce bir cenaze namazında imamın dediği “Okumuşların şerrinden bizleri muhafaza eyle ya Rabbi” cümlesi yeni değil.

Bu da bize içinde bulunduğumuz süreci çok iyi anlatmakta.

AKP iktidarda kalmak için her şeyi yapar görünümü şimdi “ülkeyi de böler, kaos’a da sürükler”e gelmiştir.

Başkanlık sisteminin de getirilmesi gerektiğini belirtenler, “Ya başkanlık, ya kaos” vurgusu yapmakta ve yaygınlaştırmaktadır.

Süreç “birlik ve beraberlik” gerektiren bir süreç tir. Bunu sağlayabilmek için iç barışa gerek vardır.

Bu barışı “ülkeyi bölen ve kamplara ayrıştıran” birinin sağlayamayacağı açıktır.

Sade halk değil, Ordu bölünmüştür, Polis bölünmüştür, Hukuk, Adalet bölünmüştür, Milli Eğitim bölünmüştür, en önemlisi Bakanlıkların paylaşımı gibi hala bu kurumları ele geçirmeye çalışan bir cemaatler arası mücadele vardır. Ne de olsa “temizlenecekler” listesi çok az bir süre öncesinde “atanacaklar” listesinde yer almış ve onların atama kararnamesi bilinen birisi tarafından imzalanmıştı.

Sürecin farkında olanlar çareler üretse de uygulama sahası ve imkan kapılarının kendilerine kapalı olduğunu görmektedirler.

Büyük devletler kumar oynamazlar.

Her yerde, her kurumda hem iktidarda hem de muhalefet partilerinde kendi adamları! vardır.

Orduda tek bir cemaat yoktur, asla olmamıştır. Birden fazla cemaat mevcuttur.

Partiler Sünni ve alevi görünümlü olsalar da, içlerindeki çeşitli tarikatlar, yine zamanı gelince onlara hizmet edeceklerdir.

Dinin politikaya alet edilmesi süreci 1950’lerde CHP içinden ayrılan bir grup tarafından iktidar yapılmış ve bu süreç bu gün içinden çıkılmaz duruma böyle gelinmiştir. Bundan yararlananlar, bizim dışımızdakilerdir.

Kürt koridoru istemiyoruz.!

Suriye’de Sünni-Şii savaşını Esad’a karşı destekliyoruz.!

Rusya ile savaşırız.!

PKK ve YPG birlikteliğine hayır.!

YPG terörist bir örgüttür.!

Suriyeli Sünnileri vatandaş yapalım.! (Şiiler gelmesin.!)

Bu ve bunun gibi tüm kırmızı çizgilerimiz şu an yok artık.

Ordumuz da yok.!

Elimizde sadece ne idüğü belirsiz bir BOP eşbaşkanlığı kaldı.

Din elden gidiyor safsatası ile ülke ne hale geldi açık ve net görülmekte. Elbette dini politikaya alet etmenin sonucu bu.

Şimdi kendi derdimize düştük, tüm cephelerde yenildik.

Günlük yaşayıp “Süreç”i görememenin, fark edememenin sonucu bu.