Kullanıcının Emniyet Seviyeleri

 

Her karışık ve büyük sisteme ait emniyet, seviyeler şeklinde düzenlenmiştir.

Örneğin hava trafik kontrolünde eğer radar görüntüsü bir arıza nedeni ile kaybolursa kontrolör strip denilen şeritler üzerindeki bilgileri ve kafasında kalan görüntüyü kullanarak uçak trafiğini idare eder. Ya da otomobillerde hız azaltmak için vites küçültmek, fren ve el freni seviyeleri vardır.

Gerçek bir sistemin karışıklığına hakim olabilmek için temel prensip, hiyerarşik bir örgütlenme uygulamaktır[1]. Güvenlik seviyeleri de belirli bir hiyerarşiye göre düzenlenmiş olmalıdır.

Sistem tanımı yaparken geleneksel olarak kullanıcı, sistemin dışında ayrı bir varlık olarak belirlenirdi. Oysa son zamanlarda kullanıcının kendisi de sistem tanımı içine alınmakta. Çünkü günümüzün karışık sistemlerinde kullanıcının kendisi de sistemin davranışı ve gelişimini etkiliyor. Sistem emniyetini sağlamak için kullanıcının kullandığı muhakemesel yaklaşım, hiyerarşik olarak örgütlenmiş güvenlik seviyeleri içermelidir.

Bu seviyelerden en son başvurulacak olan zihnin, otomatik süreçler kullanarak çalışıp tepki gösterdiği seviye olmalıdır. Bu seviye amygdala'da tetiklenen ve Hypocampus'ta içeriği depolanan eylem reçetesini içerir. Örneğin: 'otomobil kullanırken öndeki arabanın arka fren ışıkları yanınca frene bas'...

Orta seviye bir eylem planını değiştirme seçeneği ile birlikte uygulayabilmeyi sağlar. Bu seviye beynin yönetsel kısmı PFC (PreFrontalCortex) ile yapılanları hedeflenen şeyle karşılaştıran ACC tarafından işlenen eylem planını içerir. Örneğin 'öndeki arabayı geçmeye ilişkin eylem planı'. Eğer karşıdan gelen olursa eylem planı iptal edilebilmelidir.

İlk seviye eylem planlarından oluşan bir eylem programını içerir. Bu seviye PFC ve veri depolayan HypoCampus tarafından işlenen eylem programını içerir. Örneğin 'yola çıkmadan önce bir plan yapmak'. Bu üç seviyede de kullanıcı ne yaptığının farkında olmak için HypoThalamus'u da içeren bilinçten faydalanır.

Ülkemizde iyi eğitilmemiş ya da bazı tecrübesiz bireyler de sık sık görülen bir eğilim en son kullanılacak olan otomatik süreç seviyesini ilk elde kullanmaktır. Bu durum, trafikte yanlış yöne gidişlere ve daha kötüsü kritik durumlarda başvurulacak acil tepki yokluğuna yol açmaktadır.

Sorunun önemli bir nedeni toplumumuz kültüründe derinlik kavramına yeterince yer verilmemesidir. Müziğimizde çok sesliliğin daha yeni yeni başlaması tesadüf değildir.

[1] Brehmer, B., Systems Design and the Psychology of Complex Systems,

Uppsala University, Department of Psychology, Sweden.

Ali Rıza SARAL

http://largesystems-atc.blogspot.com/

 

Bu yazı için sevgili kardeşim Ali Rıza’ya çok teşekkür ediyorum. Bir taraftan da onun gibi “düşünen” ve “yaratan” “insanlarımızın” sayılarının azlığına üzülüyorum.

Bu yazı sadece ATCo seçimi için değil, tüm sivil havacılık personeline uygulanması gereken titiz seçimin ne kadar önemli olduğunu vurgularken, hem Havacılığın Gelecek Nesil Profesyonelleri - NGAP nedenlerini hem de Üniversitelerimizde öğrenci seçme sistemindeki yanlışlığı vurgulaması açısından önemli.

NGAP’e uygun pilot seçimi yaparken DLR’ın tek başına çözüm olduğuna inanmayan birisi olarak, yeti ve yeteneğin de tek başına yeterli olmadığına inananlardanım. Bir gün Üniversitenin birinde konuşma yapan bir THY görevlisi “Pilot olmak için artık mühendis seviyesinde eğitim almalısınız” demişti. “Bizler mühendisler arasından yeti ve yetenekli olanları seçiyoruz.”

Bu sözün ardında hiçbir “insani duygu”nun olmadığının farkında mısınız?

Yine de paylaştığımız inançların başında, insanın ancak “sevdiği iş” de başarılı olabileceği inancı gelir. Sevdiği iş ise, yapmaktan zevk aldığı, karşılık beklemeden uğraş verip zaman ayırdığı, onunla yatıp onunla kalktığı “iş” dir. Amatör ruh diye de buna denir. Böyle bir ruha sahip birine sırf parası iyi diye başka bir işi ancak çaresiz kaldığında yaptırabilirsiniz ve o da istemeden yaptığı bir iş olacağı için görev olarak yerine getirilecek, sonuçlandıracak ama iş verimsiz sonuçlanacaktır.

Uçuştan döndükten sonra uçmak için soluğu Hazerfen’de alan pilotlar tanıdım. Esenboğa Yol kontrol’de çalışırken yıllık iznimi Yeşilköy ATC’de geçirirdim. Bakırköy’ü uzak bulup meydan civarına taşınan arkadaşlarım vardı. Bazı arkadaşlarım da evlerine marangoz atölyesi kurmuşlardı. Harika el işçiliği ile hayranlık uyandıracak eserler üretirlerdi.

Meslek Kavramı yazımda eğitim ve sürecinden bahsetmiştim. Bu yazımda vurgulamaya çalıştığım sadece mesleki “alt yapı” değildir. En güzel ve çarpıcı örneği de Türk Sivil Havacılık Kanunu yazımda vermiştim. Karşınızda meslekten biri var ise her şeyi konuşabilirsiniz. Alt yapısız biri ile de ne kadar eğitim almış olsanız da anlaşmanız mümkün olmayacaktır. Eğitim ve Havacılık yazımdaki eğitilmiş olma şartının bile yanlış uygulandığı bir dönemi öne çıkarmak istemiştim.

Tüm bu amatörlüğün ortak yanı olan alt yapı, birikim (kültür) ve sonsuz bir istek vardır. Sosyal konum, para, şan ve şöhret bulunmaz.

"Root Cause" kavramı ülkemize uğradığından beri, neye ve nereye baksak bilgi ve yeteneğin yetmediği bir durum karşımıza çıkmakta. 19.cu Dünya Sivil Havacılık günü (07 Aralık) ve ilk yerli uçağının yapılışının nerede ise 88.ci yılında içinde bulunduğumuz durumu tarif etmek olası değil.

Görgü, bakış açıları farklılığı ile çeşitlenecek, sorunların yaratılmasını engellemenin en doğru çözüm olduğu böylece ortaya çıkacaktır.

Çok gezen mi çok okuyan mı? sorusu aldatmaca bir sorudur. Gördüğünü ve okuduğunu değerlendirebilmek için ilgili konuda eğitilmiş ve geliştirilmiş insani duygular gereklidir.

Güzel Sanatlar, bu eğitimin bir parçasıdır.

Bir röportajda Başhekim:

- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova.
Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?

Gazeteci:

- Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.

- Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker. Ne dersiniz, size de bir yatak ayıralım mı (!)

"Gerçek Akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, Aklımızı kullanarak en uygun çözümü bulabilmektir."

Necm Suresi 6: Akıl, güzellik ve güç sahibidir.

Günün Sözü: Akıl sağlığını koru, insan olduğunun gerçeğine varırsın.

 

Sevgiler

www.servetbasol.com

131208