Hayatımız bizim eserimiz

ÖZEN

Bir müteahhidin yanında çalışmış olan usta, "Artık yoruldum" diyerek işten ayrılmaya karar verir. Müteahhit, ona, "Son olarak senden bana bir ev daha yapmanı rica ediyorum" der. Usta birkaç işçi toplar ama o kadar yorgundur ki pek fazla özen göstermez. Baştan savma bir iş çıkarır ortaya. Görev tamamlandığında müteahhit ona, evin anahtarını verir ve "Bu da benden sana hediye" der. Usta şaşırmıştır... İçi içini yer; kendisine de çok kızar.

"Keşke, çok daha dikkatli çalışsaydım, çok daha güzel ev yapsaydım" diye düşünür.

Aslında hayatınızın ustası sizsiniz. Her gün bir çivi çakar, ya da bir tahta koyar, ya da bir duvar örersiniz. "Hayat bir tür kişisel tasarımdır". Bugün sergilediğiniz davranışlar ve yaptığınız seçimler, yarın sizin hayatınız olur. Öyleyse daha akıllı ve daha özenli davranın.

VAZGEÇME

Sevdiği kıza kavuşamadığı için çekip gitmek isteyen gence, bilge adam sorar:

- Mecnun Leyla'sından vazgeçti mi?

- Hayır.

- Kerem ateşten kaçtı mı?

- Hayır.

- Ferhat dağları delmekten korktu mu?

- Hayır.

- Ya Kocadağ’lı Ahmet?

Bir süre susup düşündükten sonra genç sorar:

- Onu hiç duymadım

Bilge cevap verir:

- Tabii duymazsın, Çünkü: O vazgeçti... Unutma,

Vazgeçenler değil, mücadele verenler tarihe geçerler...

ONUR

“1950’li yıllarda İstanbul’da bire bir yaşanmış olan hikayemiz bir belediye otobüsünde geçer.

Otobüs tam Eminönü durağına gelmiş ve kapılarını açacakken bir kadının “Sakın kapıları açma, cüzdanım çalındı, otobüste hırsız var” şeklinde canhıraş sesi duyulur.

Kadın ısrarcıdır ve bağırmaya devam eder. Bunun üzerine şoför kapıları açmaz ve yerinden kalkarak kadına “otobüste çalındığına emin misin? Çantanı kontrol et!” der..

Kadın: “biraz önce biletimi almak için cüzdanımı çıkarmıştım, daha sonra yerine koydum ama şimdi yok” diye cevap verir. Şoför bunun üzerine hiddetlenerek “kimse kıpırdamasın herkesin üzerini arayacağım” der..

Şoför önden biletçi arkadan başlayarak yolcuları tek tek aramaya başlarlar. Herkes aranmış yalnız bir kişi kalmıştır. Henüz aranmayan yolcu binbaşı rütbesinde resmi üniformalı bir kara subayıdır. Üzerinde de haki renkli kalın paltosu vardır..

Şoför “Binbaşımı aramaya lüzum yok, bir Türk subayını hırsızlık şüphesi ile asla aramam, cüzdan bulunamadı” diyerek kapıları açmak için yerine doğru yönelir.

Tam bu sırada Binbaşının kendinden emin davudi sesi duyulur;

“Beni de arayacaksınız, töhmet altında kalmak istemiyorum.” der.

Şoför aramak istemez ama Binbaşının ısrarı karşısında mecbur kalır. Tam elini Binbaşının paltosunun cebine sokarken “hayır arama, ben çaldım!” diyen biraz hırpani giyimli bir adam çıkar..

Ve adam: “cüzdanını çaldığım kadın bağırınca korktum, aranabileceğimi düşünerek cüzdanı, aranmayacağını bildiğim hemen yanımda bulunan Binbaşının paltosunun cebine bıraktım Fakat bir Türk subayının hırsızlıktan suçlanmasına gönlüm razı değil. Yankesiciyim, hırsızım ama vicdansız değil!” diyerek başını önüne eğer..

60 yıl önceki haysiyet sahibi hırsızın bile yaptığını yapamayıp; günümüzde suçsuz insanların uğradığı haksızlıkları susarak izleyen vicdansızlara ithafendir bu yazı..”

Mehmet İşeri

 

YOZLAŞMA: 1. Özündeki iyi nitelikleri birtakım dış etkenlerle zamanla yitirmek, soysuzlaşmak, özünden uzaklaşmak, bozulmak, dejenere olmak, tereddi etmek: 2. Dönüşen,“3. Bir şey, manevi anlamda değer yargılarını, özelliklerini ve niteliklerini yitirmek, bozulmak, dejenere olmak, özünden uzaklaşmak. (TDK)

CAHİL: 1.Öğrenim görmemiş, okumamış, 2.Belli bir konuda yeterli bilgisi olmayan, 3.hlk. Deneysiz, genç, toy: Yani TDK’ya göre, cahil olmak için okumuş olma ya da okumamış olma şartı yok.

APTAL: 1. Zekası pek gelişmemiş, zeka yoksunu, alık, ahmak, alık salık:“2. ünl. tkz. Küçümseme ve azarlama bildiren bir seslenme sözü. (TDK)

Türkiye dışında bu kelimenin aşağılama sayıldığı bir başka ülke var mı bilmiyorum ama Dünya üzerindeki her 3 kişiden 1’i ortalamanın altında zekaya sahipken, Ortalama Zeka’nın IQ-90 civarı olduğu Türkiye gibi ülkelerde, bu 3 kişiden birinin zekası maalesef, “akıllı” olarak tarif ettiğimiz bazı şempanzelerin (IQ-85) altında kalıyor. Sonuç olarak toplumda gördüğünüz tanıdığınız her 3 kişiden biri için Aptal demek bir hakaret değil, durum tespitidir.

Bkz: Dünya IQ tablosu

http://www.photius.com/rankings/national_iq_scores_country_ranks.html

 

Uluslararası Atatürk Havalimanı için reva görünenleri izliyoruz. Ne bilimsel, ne ekonomik ne de toplumsal yarar gözetilmeksizin verilmiş olan kararlar yumağı için yukarıda bazı tanımları hatırlatmak istedim.

Ülkemizde 9 kere düşünüp 1 defada yapmak yerine 1 defa yapıp, 9 defa düzeltmek eğiliminden vazgeçmek zorundayız. Gelin ICAO’nun temel nitelikler açısından durumu irdeleyelim;

1-Ulaşılabilirlik

Atatürk Havalimanı - 8

İstanbul Havalimanı - 6

2-İç ve dış Yakınlık

Atatürk Havalimanı - 10

İstanbul Havalimanı - 2

3-İşletim

Atatürk Havalimanı - 9

İstanbul Havalimanı - 1

4-Bilgi ve birikim.

Atatürk Havalimanı - 9

İstanbul Havalimanı - 0

 

Liyakat (‘Değim’, yani ‘değerine uygun’ olmak) = Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim (TDK). Elle tutulan bir niteliği olmasa da nicelik açısından başlangıç olarak verilen değer.

 

Tarihi gelişimlere bakarsanız, kültür (birikim) ve liyakat (değim) gelişmenin iki temel öğesidir. Bunların hiç birine sahip olunmadıkça doğru olmasından vazgeçtim, hiçbir kararın işe yaramayacak olması tartışılmaz bir gerçektir.

Ne yeri, ne yerleşimi ne de işletimi bilimsel, ekonomik ve toplumsal yarar sınırları ötesinde olan bir havalimanını tüm yanlışlara rağmen işletmeye açmak, o havalimanının kapatılması gerektiği anlamına gelmeyeceği gibi, son senesinde en iyi yönetilen (işletilen) havalimanı ödülü almışken bir başkasını tamamen kapatmak ise sadece bir çılgın fikir olmaktan öteye gitmez, gitmemelidir.

https://www.dailysabah.com/tourism/2016/03/01/despite-heavy-traffic-istanbuls-ataturk-airport-ranks-first-in-europe-in-improving-service-quality

Böyle bir davranış ile ayağına kurşun sıkan bir ekonomi, bilimsel gerçekleri reddeden bir eğitim ve toplumsal huzuru bozup ayrıştırma sinyalleri veren bir tutumun geleceği de olmayacaktır.

Aslında İstanbul’a yakışacak olan, gelecek planlamasında gerekli bağlantıları tamamlandığında yararlı hizmetler vermesi kesin “üç havalimanı düşüncesi” doğru bir düşüncedir.

Yunus 100 gerçekleşmeden bir an evvel akılcı, bilimsel, toplumsal ve ekonomik kararlar alarak içinde bulunduğumuz çıkmazdan kurtulmak dileğiyle.

www.servetbasol.com

190930