Yolcu öfkesi “air rage”
Kırık Cam Teorisi
New York Belediye Başkanı Guiliani'nin
"Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın?" sorusuna cevabı:
"Metruk
bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırık olsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz,
çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırar.
Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim.
Bir
elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp
bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır
ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını
kaldırttım."
Bir sokağın
suç bölgesine dönüşme süreci önce tek bir pencere camının kırılmasıyla
başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler o
bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, diğer camları da
kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin
giremediği bir mahalleye dönüşüyor.
Bunu anlayan
New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş.
Metroya bilet
almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu
malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp
haklarında işlem yapmış.
Polis bu
kararlılığıyla "Küçük müçük, bizim için hiç fark
etmez; bu sokağın, metro istasyonunun veya mahallenin
suç üreten bir bölge olmasına izin vermeyeceğiz." demiş.
'Kırık Cam
Teorisi' ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alarak
geliştirilmişti.
Zimbardo, suç
oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek
yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer
1959 model Oldsmobile bıraktı. Araçların plakası
yoktu, kaputları aralıktı. Ve olup bitenleri gizli kamerayla izledi.
Bronx'taki otomobil
üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.. Diğerine ise
bir hafta boyunca kimse dokunmadı. Ardından Zimbardo
ile iki öğrencisi 'sağ kalan' otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını
kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zengin beyazlar) da
olaya dahil oldu.
Birkaç dakika
sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti. "Demek ki" diyordu Zimbardo, "ilk camın kırılmasına ya da çevreyi
kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı
engelleyemeyiz.
Şimdi de
tekrar düşünün geçmişteki olayları.
Uçak
işgalleri, Hostes tokatlama, Pilot tacizleri, vs. vs.
Devlette görev
yapanlara neden Devlet Büyüğü dendiğini hiç düşündünüz mü?
Büyüklük,
hizmetle orantılıdır.
Ne kadar çok
ve toplum için yararlı hizmet üretirseniz, o kadar büyüksünüz.
Hizmet
üretirken ise bazı kurallar var göz önünde bulundurmak zorunda olduğunuz.
Kanun yazarken
de bu böyledir.
Benim asıl
burada dikkat çekmek istediğim ise, kuralların herkesi bağladığıdır.
Kurallar,
kural koyucuyu da bağlar.
"Sen
benim kim olduğumu biliyor musun?" yaklaşımı, kurallar beni bağlamaz
anlayışıdır.
Bu nedenle
birçok kuralın sonraya ertelendiği, devlet gücünü kendisi için kullanmaya bir
an için tereddüt etmeyen en küçüğünden en büyüğüne kadar hizmet için seçilmiş
ve atanmışların, hele hele "Bir defa delmekten bir şey olmaz"
mantığının artık daha üstü yok dediğimiz bir devlet kademesinden duymuş
olmamız, bizi şaşırtmıyor.
Bu nedenle
ortaya konan çağrı
"Talpa, Tassa, TÖSHID, Hava-Iş,
vs. vs. hukuki yaptırım becerisi kazanmak zorundadırlar.
Bunun tek
çaresi de "Meslek" kavramından ve "Mesleki Yasa" lardan geçer.
Kanarya
Sevenler Derneği ile Talpa, Tassa, TÖSHID ararında
hukuken hiç bir fark yoktur.
Bir Kanaryayı
tokatlayamazsınız çünkü o kanaryayı sevenler vardır ve size o anda müthiş tepki
ile karşı koyarlar.
Hostes ya da
Pilot tokatlamak ise, eğer yakını değilseniz, sizi pek ilgilendirmeyebilir.
Artık cam
kırılmıştır ve o camı tamir edebilecek olan sadece ve sadece "Meslek"
kavramı içerisindeki mesleki yasa ve kuruluşlar olacaktır.
Bu tür bir
yapılanma gerçekleşene kadar,
"hit the monkey"
Sevgiler
090203