AKLIN YOLU...

APH-1826.jpg

Tarih 1938'di.

O yıllar Ege'nin kuş uçmaz, kervan geçmez bir köyünde, bir muhtar halkla el ele vererek önemli işlere imza atıyordu..

Muhtar aydın, çalışkan, çok sevilen, doğayı çok seven, çok bilge bir insandı..

Yörede nam salmıştı. Köylüler muhtara besledikleri güvenle özverili çalışırdı..

Köylerine yol, köprü, okul gibi birçok eser diktiler.

Ancak, bölge bataklıktı. Tüm ova, sivrisinek yuvasıydı..

Bu nedenle sıtma gibi salgın hastalıklar köylüyü canından bezdirmişti..

İnsanlar ölüyordu..

Muhtarın o güne kadar 8 kız çocuğu olmuş, 4'ü maalesef ölmüştü..

Son çocuğu erkek doğdu. Muhtar erkek çocuğun şerefine halkına söz verdi.

O bataklık kurutulacaktı. Çünkü bataklık kurursa, sıtmanın da kökünü kurutacaklardı. İnsanlar yaşayacaktı...

Dönemin valisi de çalışkan, görev bölgesini ve bölge halkını düşünen, üstelik muhtarı çok seven biriydi. Muhtar ve köylüler valiye gittiler.

Bataklığı ve onun neden olduğu hastalıkları anlattılar.

Vali, muhtarı ve köylüleri dinledi. Bilim insanlarına danıştı. Sonunda çare bulundu...

Aklın Yolu bir idi.!

Bataklığı besleyen sularını kesmenin tek yolu, okaliptüs ağacıydı..

Lakin ülkede bu ağaçtan yoktu.

Yörede yaşayan dünyaca ünlü bir yazar girdi devreye..

Avusturalya'dan yüzlerce Okaliptüs fidanı getirildi.

Köylüler kadın erkek hep birlikte işe koyuldu.

Fidanlar 3 kilometre boyunca tüm ovaya cetvelle çizilmiş gibi karşılıklı dikildi.

Ve ağaçlar büyüdükçe bataklık kurudu.

Sivrisineklerin ve hastalıkların da kökü kazındı. Böylece muhtar, erkek çocuğunun şerefine halkına verdiği sözü tutmuş oldu...

Bugün Marmaris'e ya da Datça'ya karayoluyla gelenler, Sakar'dan Gökova'ya indiklerinde iki tarafı dev okaliptüs ağaçlarıyla çevrili uzun ince bir yola hayran kalıyorlar.

Çok kişi bir mola verip, o seyri doyumsuz yolda fotoğraf çektirir.

Bu yoldaki Nostaljik ve otantik ortam herkesi büyüler.

İnsanlar o yeşil tünelden Akçapınar Köyüne gidip çay, kahve, ayran içer. Bu yolda, yeni evlenen çiftler fotoğraflar çektirirler.

Bir çok dizi, film ve şarkı klipleri o yolda çekilmiştir…

İşte o yolun iki tarafındaki okaliptüsler 1938 yılında Gökova köylülerinin diktiği fidanlar...

Şimdi birer dev oldular. Bazılarının boyu 20 metreyi geçti..

O muhtar, Gökova köyü muhtarı Mehmet Gökovalı..

O dönemin valisi, Recai Güreli.

O fidanların Avusturalya'dan getirilmesi için devreye giren ünlü yazar

Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı...

Peki, muhtarın oğlu kim biliyor musunuz?

Şadan Gökovalı...

Muhtar Mehmet'in oğlu..

Halikarnas Balıkçısı'nın manevi evladı..

Bir bilge adam, bir bilim insanı, bir doğa aşığı, bir turizm rehberi, bir arkeoloji uzmanı.

Bir yazar, bir şair, bir gazeteci...

Prof. Dr. Şadan Gökovalı...

SEDAT KAYA

http://www.haberhurriyeti.com/bir-yol-hikayesi-208132.html

 

Akıl hastanesini ziyareti sırasında adamın biri sorar:

- "Hastanızın iyileştiğini nasıl anlıyorsunuz?"

- Bir küveti suyla dolduruyoruz. Sonra hastaya bir kaşık, bir fincan ve bir kova veriyoruz. Küveti boşalt diyoruz.

- Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder tabii ki. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.

Doktor itiraz eder:

- "Normal insan, küvetin tıpasını çeker."

 

Anlamak yok çoçuğum,

Anlar gibi olmak var;

Akıl için son tavır,

Saçlarını yolmak var...

 Necip Fazıl Kısakürek

 

Çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an, Tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim.

Bir gün, Tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım.

Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce Tanrı'ya, günahlarımı affetmesi için dua ettim.

 Al Capone

 

KISSADAN HİSSE:

Akıl, bize sunulanların dışında da çözüm bulmaktır.

Kur’an, 64 değişik ayeti ile aklımızı kullanmamızı emreder.

Yunus-100 ile de kullanmazsak olacakları hatırlatır.!

 

Dictum sapienti sat est

Akıllı birine tek sözce yeter.!

 

www.servetbasol.com

180626