Neden…

- Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - G.Orwell

Bana kalırsa, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, kuşkusuz insanlığı bekleyen bir "total totalitarizm" tehlikesine karşı edebiyatın bağrından yükselen bir uyarı çığlığıdır. Ama aynı zamanda, günümüz toplumlarında gücü elinde tutmak iktidarı sürdürmek uğruna uygulanan yönetsel, dinsel, dilsel, ulusal, budunsal, ahlâksal, eğitsel baskılar, zorbalıklar, dayatmaların karanlığı içinden kulağımıza çalınan bir sis çanıdır.

Orwell'in romanı, "geniş zaman"lı ve evrensel olmasının yanı sıra, "şimdiki zaman"lı ve günceldir de. Miladi 1984 yılı çoktan gelip geçmiş olmasına karşın, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört 'ün geçtiği 1984 yılı hem içinde yaşadığımız bir karabasan hem de her an yaşayabileceğimiz olası bir korkulu düş olarak önümüzde durmaktadır. Orwell'in yapıtını, yayımlandığı günden bu yana elimizden bırakamamamızın nedeni de bu olsa gerektir. Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, okuyucuyu, geçmişin, belleğin, düşünmenin, dilin, başkaldırının, aşk ve erotizmin yok edildiği bir toplumda yaşanan insanlık karabasanıyla yüz yüze getirdiği içindir ki, yazıldığı ve yayımlandığı dönemin güncelliklerinin çok ötesinde bir yapıttır. Bu karabasanın ürkünç labirentinde yolumuzu ararken, içinde yaşadığımız gerçek dünyanın önyargıları, hoşgörüsüzlükleri, bağnazlıkları, baskı ve zorbalıkları, kayıtsızlık ve horgörüleri çıkar karşımıza.

Evet, Orwell'in bu kitabı yalnızca geleceğe ilişkin değil, günümüze ilişkin de bir uyarıdır.

Belki de, gelecek şimdi olduğunda artık çok geç olacağına ilişkin bir uyarı.

Celâl Üster - Aralık 2010, Çevirmen

 

- Hayvan Çiftliği - G.Orwell

Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanların yönetimini alaşağı edip eşitlikçi bir toplum oluştururlar, ama zamanla hayvanların daha zeki ve iktidar düşkünü önderleri olan domuzlar devrimi yolundan saptırarak daha da baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kurarlar.

Orwell'in, iki başyapıtından biri olan Hayvan Çiftliği'ni, hayvanların eski efendileri insanlar ile yeni efendileri domuzların Çiftlik Evi'nde bir şölen sofrasının başında toplandıkları o unutulmaz sahneyle bitirmesi, hiç kuşkusuz boşuna değildir. Dışarıdaki hayvanlar, yüzlerini cama dayayıp şölen sofrasında olup biteni izlerken, domuzların yüzlerinde bir tuhaflık sezerler:

"İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı."

Celâl Üster - Çevirmen

 

Gazeteci- Bir keresinde, hoş olmayan gerçeklerle yüzleşme yeteneğiniz olduğunu iddia etmiştiniz, 1984'te geleceğin doğru bir portresini çizerek gösterdiğiniz şey, bence kitabın nihayetinde bir parodi olmasına izin vermek, 1984 gibi bir şey gerçekten olabilirdi.

Orwell- Dünyanın şu anda gittiği yön budur. Dünyamızda korku, öfke, zafer ve kendini aşağılama dışında hiçbir duygu olmayacak. Seks içgüdüsü yok edilecek, orgazmı ortadan kaldıracağız. Partiye bağlılık dışında bir bağlılık olmayacak ama her zaman iktidar sarhoşluğu olacaktır. Daima her an, çaresiz bir düşmanı ayaklar altına almanın verdiği zaferin heyecanı olacaktır. Geleceğin bir resmini istiyorsanız, bir insan yüzüne sonsuza kadar damga vuran bir çizme hayal edin. Bu tehlikeli kabus durumundan çıkarılacak ahlaki ders basittir; olmasına izin verme.! O da size bağlı.

https://www.youtube.com/watch?v=9k_ptxWsadI

Tarih yinelemelerle doludur. Akıllı olanlar geçmişten örnek alırlar. Aklı ön plana alanlar sorgularlar. Havacılıkta ezelden beri şu kural uygulanır, “Yazdığını uygula, uyguladığını yaz.!”

Bir başka kavram da bu kuralın ışığında yürüyerek mükemmele ulaşmanın yolunu anlatmaya çalışır.

Kök neden.!

Görünür, gördüğün, olanı, gerçekleşeni değil, bunun gerçekleşme nedenlerini bul ki yinelenmesin.

Görünür, gördüğün, olanı, gerçekleşeni anla, bunun gerçekleşme nedenlerini bul ki yararına yinelensin.

Bu her iki kural da seni rahata, güven, güzellik ve başarı duygusuna götürecektir.

1910 daki (06 Mar - 13 Ekim) Paris Konferansında kabul edilen 8 Ek (Annex), 27 devlet tarafından imzalanarak 11 Temmuz 1922'de yürürlüğe girmişti.

Bugün (2022) Ek (Annex) sayımız 19 ve toplam 193 ülke ICAO’ya üye olmuş durumda. Son Ek yenilemesi ise Ek 1 için 20.07.24 ve Ek 19 için 19.10.07’de yapılmıştı. Bu, öğrenildiğinin ve yenilenmenin ifadesidir.

Bu tür ders almalar, Ek’ler (annexes), yeni basımlar (edition), yenilenmeler (update), yenilemeler (innovation) hepsi alınan derslerin önce paylaşılması, sonra kök neden araştırması ve en sonunda da bulunan çarenin yukarıdaki tanımlara uygun bir şekilde yayınlanması ile gerçekleşmektedir. Tüm bu yazılanlar, yazılanı yapanların buldukları çarelerin yazıya dökülüp, yaptığını yaz kuralına uyarak gerçekleşmektedir. İlk dağıtımdan sonraki 5 sene, bu tür yazışmalar sonucu olgunlaşan görüşlerin kayda değer bulunanların yasal hazırlığı da dahil, bir örnek kural ortaya çıkar. Beş sene sonra üzerinde anlaşılan bu kural, yine üye 193 ülkeye bildirilir. Bu sefer bu bildirmenin amacı, önümüzdeki 5 sene içerisinde bu kural resmen yayınlanacağı için, üye ülkelerin kendi ülke yasalarına göre bu kural ile ilgili tedbir, değişiklik ya da yasa üretmelerine hazırlık olarak verilen süredir. Bu süre içerisinde bir ülke tamamını, bir bölümünü ya da bazı kısımlar hariç olmak üzere neyi nasıl yasallaştırdığını yahut tümden kabul etmediğini bildirmek durumundadır. Bu beş sene sonunda kural yürürlüğe girerken, değişiklik ve itirazlar listesi de yayınlanır. Kesin olan tek şey, artık her üye ülkenin bunu biliyor olmasıdır.

Bizde kök neden kavramından vazgeçtim, sorgulamak bile hoş karşılanmaz. Bir kaza anında ise klavye uzmanları akıllarına gelen ya da gelmeyen her şey hakkında yorum yapmaktan çekinmezler. Yeter ki birisi yalan yanlış da olsa bir şey söylemiş olsun.

Çok basit bir örnek; Orman yangınları ile meşhur Kanada, havadan müdahale için şu meşhur CL-215 tipi yangınla mücadele uçağını önce kendisi için üretmiş, bu modelin işe yarayıp tutmasından sonra da yabancı ülkelerden gelen siparişlere göre üretmeye devam etmiş ve gün geçtikçe de bu tür uçakları geliştirmiş, daha yeni ve etkili modellerle piyasayı elinde tutmayı başarmıştır. Yunanistan (13 CL-215 - 7 CL-415), İtalya (20 CL-415 – 10 CL-215), Fransa (12 CL415), İspanya (14 CL-215) ve daha bir çok ülke bu uçakları kullanmaya devam etmektedir.

Bırakın ahlaki ders kısmını, gözümüzün önündeki olaylardan değil ders almak, ders alınmasını önleyici yasaklamalar ile uğraşmaktayız. Benim açımdan, ki ben mesleğim nedeniyle kök neden araştırmasına alışık birisiyim, bu tür yasaklama ve engellemelerin bilimsel kök nedenleri bile yok. Bilimsel yaklaşılmadıkça, hiçbir nedeni olmadığı ortada olan ama yanlışta ısrar edilen bir itibarımız var.

“Özgürlük köleliktir, savaş barıştır, cahillik güçtür.!”

Bu sözü gerçek hayatta bir yerden duysak ya ciddiye almayız ya da bunu söyleyen kişinin akıl sağlığında sıkıntılar olduğunu düşünürüz fakat Orwell’in 1984 kitabında geçen bu sözler, bu evrendeki sokaklarda binalarda yazmakta ve radyolarda, televizyonlarda dile getirilmekte. Üstelik bu söz oradaki insanlar tarafından hiç garipsenmiyor bile. Aksine bu sözü kabullenme durumları var.
(Eğitim oranı arttıkça oy oranımız düşüyor - Ben cahil halkın ferasetine güveniyorum).

Akıldan, sorgulamaktan ve bilimden uzaklaştıkça gittiğimiz yönün ne denli çıkmaz ve karanlık bir yol olduğunu bizler görmekteyiz. Çoğu aklı başında insanımız da bunları görmekte. Çare sıkıntıların paylaşımından ders almaya gelip dayanıyor. İstismarın, çıkarcılığın ve bencilliğin kişiselleştirilmemesini sağlamaktan geçiyor. Kısaca Bilimsel Eğitimden geçiyor.

Ders almayı bile beceremez bir duruma gelmişsek, birilerinin buna çocukları, torunları ve gelecek nesiller için dur demeli, diyebilmeli. Bazıları ise bunları dedi diye diri diri yakıldı:

 

“İki şey” Yanlış yapmanı engeller:

1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek

2- Hak yememek

“İki şey” Çözümsüz görünen problemleri bile çözer:

1- Bakış açısını değiştirmek

2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

“İki şey” İnsanı ‘nitelikli insan’ yapar:

1- İradene hakim olmak

2- Uyumlu olmak

“İki şey” Başarının sırrıdır:

1- Ustalardan ustalığı öğrenmek

2- Kendini güncellemek

“İki şey” Seni milyonlarca insandan ayırır:

1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak

2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek

“İki şey” Çözüm getirir:

1- Gülümsemek

2- Susmak

“İki şey” Geri alınmaz:

1- Geçen zaman

2- Söylenen söz

Giordano Bruno  (1548-1600)

(Nola-Napoli doğumlu Rahip, Cenevre, Paris ve Londra’da filozof, astronom ve matematikçi, Wittenberg, Helmstedt, Frankfurt ve Prag’da yazar ve akademisyen, Venedik’te tutuklanıp Roma’da yakılan bir bilim insanı.)

www.servetbasol.com

220425