Altını çizmek

Türk eğitim sisteminin son 5 PISA sonucu

* 2003 yılında 41 ülke arasında; fende 33, matematikte 35, okuduğunu anlamada 35’inci sırada.

* 2006 yılında 57 ülke arasında; fende 43, matematikte 43, okuduğunu anlamada 37’inci sırada.

* 2009 yılında 65 ülke arasında; fende 43, matematikte 43, okuduğunu anlamada 41’inci sırada.

* 2012 yılında 65 ülke arasında; fende 43, matematikte 44, okuduğunu anlamada 41’inci sırada.

* 2015 yılında 72 ülke arasında; fende 52, matematikte 49, okuduğunu anlamada 50’inci sırada.

Ülkemizde haftalık ortalama kitap okuma sıklığı şöyle tespit edilmiş;

2018’de 1,5, 2019’da 1,7 ve 2020’de 2,1.

2020 yılında ‘Türkiye Eğilimleri’ araştırmasının ‘Kantitatif Araştırma Raporu’na göre ülkemizde kitap okuyanların oranı yüzde 40.9’ken; okumayanların oranı yüzde 59.1!

Bu gelişmenin daha çarpıcı sonucu ise; Kitap okuyan yüzde 40.9’luk kesimimiz, okuduğunu anlamıyor.

Anlamak yok çocuğum,

Anlar gibi olmak var;

Akıl için son tavır,

Saçlarını yolmak var...

Necip Fazıl Kısakürek

 

Kitap nasıl okunur ve okumak için ne tür gereçler gerekli bir bakalım.

Herhangi bir kitabı okumak için;

a)  En az HB yumuşaklığında bir kurşun kalem

b)  Kullandığınızda iz bırakmayacak bir silgi

c)  En az 10cm boyunda şeffaf bir cetvel ve

d)  Bir kalemtıraş.

Son dönemin önem verilmeyen bilgi çağını yakalamak ve teknolojiyi anlamak ve yakalamak hedefinden uzaklaşmamız, bizleri kişisel anlamda etkilememeli. İstersen birkaç üniversite bitir, sen kendini yenilememiş ve bilgiye aç hissetmiyorsan o kitap okumayan %60’lık dilimin içerisindesin demektir.

Yok, ben kendimi yetiştirmek için çaba harcıyorum diyorsan, biz eskilerin nasıl okuduğumuzu bilmen, okumanın yanı sıra, nasıl anlamaya çalıştığımız ve anlamak için nasıl çaba gösterdiğimizi de bilmek zorundasın.

Bizlere “kitap, kurşun kalem ile okunur” diye öğrettiler. Bizler ders kitaplarımızı bir üst sınıfa geçenlerden bilmem kaçıncı dönüşümde alır, bir alt sınıfa satacağımız için nazik kullanır, notlarımızı kurşun kalem ile üzerlerine nazikçe yazar (silinince iz kalmayacak şekilde) ve böylece kitabı alt sınıflara satma şansımızı arttırırdık.

Bu alışkanlık, okuma alışkanlığına dönüşünce, artık her aldığımız kitap için aynı uygulamayı kullandık. Hedef okumak değil, anlamaya yönelikti ve anlamaya çalıştıkça, okuduğumuz kitap sayısı artmaya başladı.

APH-2318a  

Elbet ilgi konularınız ve bu arada mesleki konularınız da devreye girecek ve yeti, yetenek ile deneyimlerinizin sınırlarını zorlama gereği duyacaksınız. Bir işi iyi bilmenin yetmediği, inceliklerine de sahip olmanız gerektiği içten içe sizi yakıp kavuracaktır. Bu kitapları okuyup anlamaya çalışınca göreceksiniz ki konu aynı da olsa her bir kitap size ayrı birer kapı açmakta. Bu kapıları ne kadar çok olursa, seçme şansınız o kadar artacaktır.

Okumak ile anlamanın farkının ise en güzel örneği olarak Nahl-115’i verebiliriz:

115. O size ancak şunları haram kılmıştır: Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen hayvan. Bununla birlikte, zorda kalan, başkasının hakkına tecavüz etmemek, sınırı da aşmamak şartıyla bunlardan yerse, Allah bağışlayacak, merhamet edecektir.

Hepimiz bu “haram” ile ilgili, yani Türkçe “yasaklar” ile ilgili ayetleri biliriz. Ezberden de sayabiliriz çoğumuz. Gel gör ki genel çoğunluk, bu ayetteki muhteşem ahlak dersini göremez, ders alamaz ve sonuç olarak da dinini tam anlayamaz.

Yasak olanı biliyoruz demiştik, “Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen hayvan.”

Yememize müsaade edilirken bize öğretilen ahlak dersi ise;

-   zorda kalan, başkasının hakkına tecavüz etmemek” diyerek şunu anlatmak istiyor. Üç kişisiniz ve bir avuç domuz eti buldunuz, üçünüz arasında hakkaniyetle bölüşmeniz şartıyla.!

-   sınırı da aşmamak” diyerek tek başına koca bir domuz emrine amade ama açgözlülük yapmadan, sadece doyana kadar yemek şartıyla.!

Yani adil paylaşım ve açgözlü olmadan yersen o yasağa karşı gelmiş olmayacaksın. Bakara;

173. Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna-buna haksızlık ve tecavüze gitmeden yemesinde kendisi için günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Adil paylaşım ve aç gözlü olmamanın en büyük ahlaki dersi bu ayette yineleniyor.

Okumak ile anlamanın farkı da burada. Size her şey öğretilmeyebilir. Siz kendiniz kendinizi eğiterek kişilik sahibi olabilirsiniz ancak. Zaten siz istemedikçe kimse size bir şey öğretemez. Öğrenecekseniz siz kendiniz öğrenirsiniz. Anladıkça öğrenir, öğrendikçe anlama yetiniz artar. Derste anladıklarınız için evde çalışmanız da gerekmez. Ama bir şeyi okurken bazı alışkanlıkları edinmeniz gerekiyor.

Nahl-115 ya da Bakara 173’ü okurken elinizdeki kalemi kullanırsanız sözcüğün anlamını vurgulayarak anlamanıza yardımcı olacaktır o kurşunkalem. Hak ve haksızlık, her kitapta altı çizilmesi gereken bir sözcük. Sınırı aşmamak da öyle. Tecavüz etmemek yani başkasının hakkını yememek gibi. Bu durumda;

115. O size ancak şunları haram kılmıştır: Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen hayvan. Bununla birlikte, zorda kalan, başkasının hakkına tecavüz etmemek, sınırı da aşmamak şartıyla bunlardan yerse, Allah bağışlayacak, merhamet edecektir.

173. Allah size leşi, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Ama zorda kalanın, sınırı aşmadan, şuna-buna haksızlık ve tecavüze gitmeden yemesinde kendisi için günah yoktur. Allah çok affedici, çok merhametlidir.

Bu belirlemeleri yaptıktan sonra bu ahlaki dersi kaçırmanız söz konusu olamaz. Altı çizilen tümce yeniden okunduğunda, vurgulanan anlam sadece gözümüze değil, beynimize işlenmiş olarak ön plana çıkacak ve artık bu konuda gözden kaçırma diye bir mazeretimiz olmayacak.

A high-need affiliator likes interpersonal relationships and opportunities for communication. The high need for power type seeks influence over others and likes attention and recognition.

Tüm öne çıkarılan, altı çizilen sözcükler sanki bu paragrafın özü gibidir ve belki de tüm sayfanın. Konuyu anlamanız artık daha kolay ve unutulmaz olacaktır.

Bu tür çalışmanın başka bir yararı daha var. Belli bir süre sonra yine bu konuya başvurmanız gerektiğinde, o sayfa, sizin düzenlediğiniz gibi karşınıza çıkacak ve görsel hafıza ile o bölümü hemen fark edeceksiniz.

Bu nedenle okuyunuz, anlayınız, araştırınız, çeşitleyiniz ve bilgiyi geliştirip etrafınıza dağıtınız. Paylaşınız ki o altı çizilmiş vurguyu birileri fark edip, geliştirip etrafına dağıtsın ve böylece toplum birlikte ilerlesin.

Hayal gücü bilgiden daha güçlüdür.

Efsane tarihten daha güçlüdür.

Hayaller gerçeklerden daha güçlüdür.

Umut her zaman deneyimden daha başarılı olur.

Kahkaha kederin üzüntünün tek çaresidir.

Ve sevginin ölümden daha güçlü olduğuna inanıyorum. – Robert Fulghum

www.servetbasol.com

230501