2025
Yeni Normal.!
Salgın hastalıklar toplumları kasıp kavurduğunda,
sağlık sistemleri ve tıbbi tedaviler, ekonomik yaşam, sosyoekonomik sınıf
yapıları ve ırk ilişkileri, temel kurumsal düzenlemeler, topluluklar ve günlük
aile yaşamı gibi kritik yapıları altüst eder. Uzmanlar, 2025'teki Yeni
Normal in “çok daha teknoloji odaklı olacağını ve daha büyük zorluklar” ortaya
çıkaracağını söylüyorlar.
2020'de patlak veren küresel salgın ve diğer krizlerin
ardından 2025'te hayatın nasıl olacağını öngörmeleri istenen 915 yenilikçi,
geliştirici, iş ve politika lideri, araştırmacı ve aktivist bu soruyu
yanıtlamış. Bu kişilerin geniş ve neredeyse evrensel görüşü, nüfusun daha büyük
kesimlerinin iş, eğitim, sağlık hizmetleri, günlük ticari işlemler ve temel
sosyal etkileşimler için sayısal (dijital) bağlantılara daha fazla güvenmeye
başlamasıyla insanların teknolojiyle ilişkisinin derinleşeceği yönünde.
Bazıları bunu “her şey tele” dünyası olarak
tanımlıyor.
Bu katılımcıların kayda değer bir kısmı önemli bir
değişim öngörmekte:
§ Yüksek bağlantıya sahip ve teknoloji
meraklısı olanlar, sayısal araçlara daha az erişimi olan ve bunları kullanma
konusunda daha az eğitimli veya yetenekli olanların önüne geçtikçe ve
teknolojik değişim bazı işleri ortadan kaldırdıkça ekonomik eşitsizliğin daha
da kötüleşeceği yönünde;
§ Büyük teknoloji firmalarının pazar kazanımları
ve yapay zeka (AI) gibi mekanizmaları,
kullanıcılarının özelini ve özerkliğini daha da aşındıracak şekilde
kullanmaları nedeniyle güçlerini artırması;
§ Otoriterler ve kutuplaşmış (kutuplaştırılmış) halklar
düşmanlarıyla savaş halinde bilgi kampanyaları yürütürken, yanlış bilginin
yayılmasını artıracaktır. Katılımcıların çoğu en büyük endişelerinin, yıkıcı
önyargıları ve korkuları yaymak için kasıtlı olarak silah haline getirilen
yalan ve nefret söylemi gibi çevrimiçi yanlı (yanlış) bildirimler yoluyla kamu
algısının, duygularının ve eylemlerinin görünüşte durdurulamaz bir şekilde değiştirme
olduğunu belirtmişlerdir. Sosyal kararlılık ve uyumun önemli ölçüde zarar
görmesinden ve gerçekçi tartışma ve kanıta dayalı politika oluşturma olasılığının
azalmasından endişe ediyorlar.
Aynı zamanda, bu uzmanların bir kısmı, salgının yol
açtığı değişikliklerin nüfusun önemli bir kısmı için işleri daha
iyi hale getireceğine dair umutlarını da dile getirmekte:
§ Mevcut ekonomik düzenlemelere
- ve kapitalizmin kendisine - yönelik eleştirel destek kazanılıp
politika yapıcıların dikkatini çektikçe, ırksal adaleti ve sosyal eşitliği
hedefleyen yeni reformları başlatmak;
§ Daha esnek işyeri düzenlemeleri kalıcı hale
geldikçe ve toplumlar bunlara uyum sağladıkça birçok aile ve çalışanın yaşam
kalitesini arttırmak;
§ Sanal ve artırılmış gerçeklik ve yapay zeka alanlarında insanların daha akıllı, daha güvenli ve
daha üretken hayatlar yaşamasına olanak tanıyan teknolojik geliştirmeleri
üretmek; sağlık hizmetleri, eğitim ve toplum yaşamı gibi kilit alanlarda “akıllı
sistemler” tarafından birçok durumda etkinleştirmek.
Bu altı tema, COVID-19 salgınının 2020'de harekete
geçirdiği değişiklikleri göz önünde bulundurmalarını ve 2025'te “yeni
normalin” neye benzeyebileceğini tanımlamalarını isteyen bir soruya
verdikleri yanıtlarda bu uzmanlar tarafından yaygın
olarak ifade edilmiştir.
Bu katılımcıların yaklaşık %47'si 2025 yılında çoğu
insan için hayatın salgın öncesine göre çoğunlukla daha kötü olacağını
söylerken, %39'u 2025 yılında çoğu insan için hayatın salgın öncesine göre
çoğunlukla daha iyi olacağını söyledi. %14'lük bir kesim ise 2025 yılında çoğu
insanın hayatının salgın olmasaydı yaşanacaklardan çok da farklı olmayacağını
belirtmişti.
Salgının bir tür değişim getireceğini söyleyen %86'lık
kesimin çoğu, sayısal yaşamın evriminin hem olumlu hem de olumsuz yönler
içermeye devam etmesini beklediklerini ifade etmiştir. Bu uzman görüşleri,
halkın tutumlarıyla ilginç bir şekilde bağlantılıdır.
Bu raporun büyük bir kısmı, bu uzmanların yanıtlarını
açıklayan yazılı cevaplarını kapsamaktadır. Bireylerin ve grupların küresel
kriz karşısında nasıl uyum sağladıklarına dair pek çok genel tema ortaya koyan
uzmanlar, insanlar dijital teknolojilerin kullanımını ve uygulamalarını
hızlandırdıkça ortaya çıkması en muhtemel fırsatları ve zorlukları
tanımlamaktadır.
Bu uzmanlar 2020'nin ortalarında neler olduğunu ve
önümüzdeki olası değişiklikleri düşünürken, "dönüm noktası",
"düşünülemez ölçek", "üst süreç", "büyük bozulma"
ve "benzeri görülmemiş zorluk" gibi sözcükler kullandılar. İnsanların
diğerleriyle fiziksel "varlığı", insanların güven ve hakikat
kavramları gibi temel gerçeklikleri yeniden yapılandırabilecek değişiklikler
hakkında yazdılar.
Ayrıca bu uzmanlar, daha zengin insan etkileşimine
(bazen hologram avatarlar aracılığıyla) olanak tanıyan 3 boyutlu sosyal medya
sistemlerinin yaratılmasını; sayısal aracıların kademeli olarak çok daha fazla yinelenen
veya zaman alan görevleri devralmasını; dronların gözetleme, keşif ve teslimat
görevlerinde daha üretken hale gelmesiyle “uçan Nesnelerin İnternetini”; her
yerde bulunan artırılmış gerçekliği; evden çalışan ücretsiz aracılar etrafında
inşa edilen genişletilmiş bir iş ekonomisini; endüstriyel ölçeğe ulaşan kentsel
çiftçiliği öngörmekte; daha fazla sayıda işbirliğini mümkün kılan güvenilir
kripto para birimindeki gelişmeler; yerel tabanlı, talep üzerine üretim; “ruhen
yerel ve pratikte yerel” tedarik zincirleri; öğrencilerin kişiselleştirilmiş
eğitim menüleri oluşturmasına olanak tanıyan güçlü bir eğitim seçenekleri
pazarı; mahkemelerin çok sayıda davayı uzaktan ele almasına olanak tanıyan “tele-adalet”
gelişmeleri; dezenformasyonun cazibesini azaltan “gerçek değerleme”
protokolleri; ve enerji üretimi için küçük, daha güvenli nükleer reaktörler.
Daha gündelik düzeyde, bu uzmanlar ayrıca daha iyi konuşma tanıma, yüz tanıma (yüz ifadelerinden duyguları ayırt etme dahil), gerçek zamanlı dil çevirisi, altyazı ve otomatik düzeltme kapasitesi, duyusal giysiler, güçlü video arama, vücut hareket sensörleri, 3D gözlükler, multimedya veri tabanları ve tam 3D sanal deneyimleri mümkün kılacak daha geniş ağ bant genişliği ve yapay zekadaki gelişmelerin insanların daha fazla ihtiyacına hizmet etmesini sağlayacağına inanıyorlar.
Tüm bunlara bakınca, eğitimin nereye doğru evrileceği gerçeği aklımızı zorlamakta. Hele bizdeki eğitimsizliğin varacağı nokta, içinde bulunduğumuz cahiliye dönemi göz önüne alındığında, paha biçilemez bir değere sahip. Ne bilimi ne ilimi doğru ve düzgün öğretemiyor, çıkarlara yönelik bir seyir ile gücü elde tutmaya çalışanların dikkate almadıkları bir çöküş içerisinde, komşularımızdan da ders almadan yuvarlanıp gidiyoruz.
Öyle bir duruma geldik ki, ulusal bir beceriye gönlümüzce sevinemiyoruz. Sevinmek istesek de başarı diye sunulan olayın bir yanılsama mı, çıkar amaçlı kendini övme mi yoksa bu cahiliye döneminde vasıflı ve üstün yetenekli bir Türk evladının yadsınamaz bir başarısı mı olduğu konusunda kararsızlığımız, bizi karamsarlığa sürüklemekte. Tıpkı “çobanın yalanı” hikayesinde olduğu gibi.! Bu cahiliye döneminde artan ahlaksızlığın “bir kereden bişii olmaz”, “küçüğün rızası vardı” gibi veciz sözlerle yasallaştırıldığını da unutmayalım.
Dünyanın “yeni normal” öngörüsü, bizdeki “yeni anormal” ile paralel gitmekte.
Yine de herkese “yeni-yıl, yeni-umutlar ve yeni-normal” düzende sağlık, huzur ve refah diliyorum.
Yeni yılınız kutlu ve mutlu olsun.
250106