AHLAK ve AKIL

APH-2517.png

"Yaşadığımdan daha az yaşayacağımı biliyorum.

Kendimi bir kutu çikolata almış bir çocuk gibi hissediyorum. Yemenin tadını çıkar ve fazla kalmadığını görünce özel bir lezzetle yemeye başlar.

Bitmek bilmeyen kamu hukuku konferansları için vaktim yok, hiçbir şey değişmeyecek.

Ve yaşlarına göre davranmayan aptallarla tartışmak istemiyorum.

Ve gri ile dövüşecek zaman yok.

Egoların şiştiği toplantılara katılmıyorum ve manipülatörlere tahammül edemiyorum.

İşlerini, yeteneklerini ve başarılarını elinden almaya en yetenekli kişilere iftira atmaya çalışan kıskanç insanlardan rahatsızım.

Başlıkları tartışmak için çok az zamanım var:

Ruhumun acelesi var.

Kutuda çok az şeker kaldı.

İnsan insanlarla ilgileniyorum. Hatalarına gülen insanlar başarılı olanlar, mesleğini anlayanlar ve sorumluluktan kaçmayanlardır. İnsan onurunu savunan ve doğrunun, adaletin, adaletin, adaletin tarafında olmak isteyen.

Hayat bunun için var.

Etrafımda başkalarının kalbine dokunmayı bilen insanlarla olmak istiyorum.

Kaderin darbeleri aracılığıyla ayağa kalkmayı ve ruhun yumuşaklığını korumayı bilen kişi.

Evet acelem var sadece olgunluğun verebileceği yoğunlukta yaşamak için acelem var

Kalan tüm tatlıları yiyeceğim, daha önce yediklerimden daha lezzetli olacaklar.

Hedefim kendimle, sevdiklerimle ve vicdanımla uyum içinde sona ulaşmak.

İki hayatım olduğunu sanıyordum ama sadece bir tane çıktı ve onu onurlu bir şekilde yaşamak lazım."

Anthony Hopkins:

 

Aristoteles (384-322 BC) Konfüçyüs tarafından etkilenmiş olmalı ki demokraside nüfusun zenginleşmesini öngörüyor: oy birliğiyle aşırı servet farklıkları gidermeleri kaçınılmaz. Bunun farkına varan James Madison (1751-1836) Amerikan anayasasını varlıklıların mülkiyetini yoksul çoğunluğun el koymasından koruyacak şekilde düzenledi: herkesi zenginleştirmek yerine demokrasiyi zayıflattı.

Halkı zenginleştirmeyi amaçlayan 1924 Teşkilat-i Esasiye Kanunu yerine uluslararası yatırımcıların servetini emniyete alan 1961 ve 1982 Anayasalarına geçildi.

Nüfusun zenginleşmek yerine yoksullaşması, "sözde demokrasi"nin işlemediğinin ispati.

Engin Bicer

 

“Enflasyon devletleri yıkan bir olaydır. Milletleri içinden bozan bir olaydır. Enflasyon sadece pahalılık olayı da değildir. Ahlakı bozar, borcu olan borcunu ödemez, alacağı olan alacağını alamaz. Hırsızlıktan, soygundan, fuhuşa kadar hemen hemen bütün yolları açar. Toplumun içini bozan bir olaydır. Onun için batılılar, enflasyona bir numaralı halk düşmanı derler.”

Süleyman Demirel - Cumhurbaşkanı

 

Düşünceyi kalple çarptım.

Sevgi çıktı

Sevgiyi emekle topladım

Vefa çıktı.

Ekmeği vicdana böldüm

Adelet çıktı.

Sevgiyi, Emeği, Vicdanı, Vefayı, Adaleti Topladım.

İnsan çıktı..!

Yaşar Kemal

 

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:

“Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?”

Doktor, “Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?” der.

Adam, “Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve fincandan büyük.”

“Hayır,” der doktor, “normal bir insan küvetin tıpasını çeker.”

Ders: Akıl, bize sunulanlar dışında bir çözüm bulmaktır.

 

Bir gün Don Kişot yaveri Sancho Panza ile giderken Sancho Panza der ki:

-Bana bir valilik vereceksin değil mi efendim.

-Sana valilik verdiğimde adaleti nasıl sağlayacaksın?

Sancho Panza düşünür, cevap veremez...

Don Kişot der ki;

- Adaleti sağlarken zenginlerin sözlerine değil, yoksulların gözlerine bakmalısın!

Üç devle savaşıyoruz sevgili Sancho;

Adaletsizlik, korku ve cehalet ile...

Sahi, çocuk kitabı demiş olsalar bile, bugün ki aklınızla bu kitabı yeniden okumuş muydunuz?

https://servetbasol.com

250421