Ahlak

Ahlak, insan davranışlarını doğru ile yanlış, iyi ile kötü açısından yönlendiren ilkeler, değerler ve normlar sistemidir. Toplumların ve bireylerin hangi eylemlerin kabul edilebilir, haklı veya zararlı olduğunu belirlemelerine yardımcı olur.
Ahlak, anlamak isteyenlerin çeşitli bakış açıları ile daha kolay anlaşılabilir:
Felsefi: Felsefeciler, ahlakın nesnel (evrensel gerçekler) mi yoksa öznel (kültüre, bireysel bakış açısı veya koşullara bağlı) mı olduğu konusunda tartışırlar.
Dini: Birçok gelenek, ahlakı ilahi emirlere veya manevi öğretilere dayandırır.
Kültürel: Farklı toplumlar, tarih, gelenekler ve sosyal yapılar tarafından şekillendirilen farklı ahlaki normları vurgulayabilir.
Psikolojik: Ahlak, insan gelişiminin bir ürünü olarak da incelenir -empati, adalet ve sosyal içgüdülerimizin doğru ve yanlış algımızı nasıl şekillendirdiği gibi.
Pratik: Ahlak, yasalar, gelenekler ve sosyal beklentiler aracılığıyla günlük yaşamı yönetir.
Ahlakın özünde şu gibi sorular yer alır:
- Bir eylemi doğru veya yanlış yapan nedir?
- Niyetler sonuçlardan daha mı önemlidir?
- Bireysel özgürlüğü mü yoksa toplumsal refahı mı önceliklendirmeliyiz?
Pratikte ahlak, genellikle çelişen değerleri tartmak anlamına gelir: dürüstlük ve nezaket, kanun ve merhamet, eşitlik ve adalet.
Günlük yaşamda ahlakın açık ve pratik örnekleri:
1. Yalan söylemek
Yanlış: Nerede olduğunuz hakkında yalan söyleyerek bir arkadaşlığın güvenini bozmak.
Tartışmalı: Birinin duygularını incitmemek için sevmediğiniz bir hediyeye “Hediyeyi çok beğendim!” demek.
Tartışmalı: Birini korumak için yalan söylemek (örneğin, bir mülteciyi tehlikeden saklamak).
2. Çalmak
Yanlış: Birinin cüzdanından para almak.
Tartışmalı: Biletler pahalı olduğu için sinemaya para ödemeden gizlice girmek.
Tartışmalı: Aç bir çocuğun beslemek için ekmek çalması.
3. Adalet (kişisel)
Yanlış: Patronun, çalışkan bir çalışanı yerine daha az nitelikli bir akrabasını terfi ettirmesi.
Doğru: İki çocuğun pastayı “biri keser, diğeri seçer” şeklinde bölüşmesi.
Tartışmalı: Adalet, eşit paylar (herkes aynı payı alır) mı yoksa adil paylar (ihtiyacı olanlar daha fazla alır) mı anlamına gelir?
4. Adalet (Resmi)
Yanlış: Zengin bir suçlu hapis cezasından sıyırırken, fakir birinin ağır bir şekilde cezalandırılması.
Doğru: Mahkeme, duruşmada her iki tarafın da eşit şekilde delil sunma fırsatına sahip olmasını sağlamak.
Tartışmalı: Adalet, cezalandırmaya (intikam) mı yoksa rehabilitasyona (suçluların değişmesine yardım etmeye) mı odaklanmalı?
5. Günlük Ahlaki İkilemler
İçinde nakit para olan kayıp bir cüzdanı iade etmek mi, saklamak mı, geri vermek mi?
Önemli bir toplantıya geç kalmışken, ihtiyacı olan bir yabancıya yardım etmek.
“Küçük yalanlar” size para kazandıracakken vergiler konusunda dürüst olmak.
Ahlak eğitimi evde başlar. Bu nedenle çocuklarınızı ‘birisi’ olmaya özendirmeyin. Onlar nasıl olsa siz anne-babalarına benzeyecektir. Bu nedenle siz ne iseniz, çocuklarınız da o olacaktır. Hani şu meşhur “Hırsızlık oğuldan babaya değil, babadan oğula geçer” sözü gibi. Yine de burada ahlaki yetenek söz konusudur. Herkes özendiği gibi olamaz. Olmak istese bile yeti ve yetenek ile değişen zaman ve değişen ahlak yasaları devreye girer. Balık baştan kokar atasözünü hatırlayın. Burada verilmek istenen mesaj, örneklemedir. Ahlak asla öğretilmez. Günlük yaşamda biz buna “görgü” deriz. Görgü evde başlar, mahallede-köyde devam eder ve toplumsal yaşamın her kademesinde kendini değişik şekillerde gösterir. Sosyal konumları işgal edenler, kendi toplumlarını temsilden uzaklaşırlar. Her toplum aynı görgüye sahip değildir. Bunun coğrafik, kültürel, dini ve sosyolojik çeşitleri vardır. Bir çok kural, felsefi, dini, kültürel, psikolojik ve pratik çeşitliliği ile evrensel normlar olarak karşımıza çıkar. Aynı kültüre sahip iken çoğalan nüfus, yeni ortamlar, değişen iklim ve şartlar, bizleri bu kuralları yeniden pratiğe uyarlama zorunda bırakır. Ne de olsa toplum bilinci oluşturmak, hiç de kolay değildir. Bazıları bu ayrıştırmadan beslenir, bazıları da birliktelikten. Bunu yaparken karşılarına çıkan ahlaki kuralları evreleyerek kullanmakta hiç sakınca görmezler.
Ülkemizin, MÖ 209 senesinde kurulan Türk Ordusunda mevcut olan ahlak ile zamanımızda mevcut olan ahlak arasında hiçbir benzerlik yoktur.
O dönemlerde Spartalı çocuğun eğitiminin bir parçası da topraktan geçinmekti. Yaklaşık on üç yaşındayken bir ay boyunca kendi başına yaşaması için uzaklara gönderildi. Çalabilir, yiyecek toplayabilir ve avlanabilirdi, ancak bir helottan (köle halk) bile çalarken yakalanırsa, Zeus ona yardım ederdi.
Kültürlerin kendi araları ve zamanlarındaki farklar hep olagelmiştir. Din kurallarının bile daha çıkışlarından itibaren ayrıştıklarını biliyoruz. Aynı Rab, aynı kavim için üç ayrı kutsal kural gönderiyor. Bu kadar değişiklik kurallar, halklar arasında savaşlara ve ayrımcılığa neden olabiliyor. Düşünün Rab, bir kavme bir kural ile yasak koyarken, öbürüne başka bir yasak koyuyor ve tüm dünya düzeni değişiyor. Bu nedenle finansal sistemler oluşuyor ve bu sistem elbette ki sadece aynı Rab’in inananları arasında akla sığmayan bir ayrıcalık oluşumu nedeniyle savaşlara ve düşmanlığa neden oluyor. Örnek mi?
Tevrat. Yasa'nın Tekrarı 22 | Yasa'nın Tekrarı 23 | Yasa'nın Tekrarı 24.
19 “Kardeşinize para, yiyecek ya da faiz getiren başka bir şey ödünç verdiğinizde, ondan faiz almayacaksınız. 20. Yabancıdan faiz alabilirsiniz ama kardeşinizden almayacaksınız.
İncil'de Tevrat'taki gibi faizle ilgili açık hükümler görülmemektedir.
Kur’an; Bakara 275: Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır (yasaklamıştır).
Hepimizin içinde bulunduğu bu ortak sorun umarım, yukarıda kullanılan yanlış-doğru-tartışmalı kavramların anlamının daha iyi açıklanmasında yararlı olmuştur.
Ahlak değişir, değişmekte ve değişmelidir de. Ama adalet?
Çin Atasözü- Güç geldi ve adalet gitti.
Gürcü Atasözü- Adalet topaldır.
Japon Atasözü- Adalet, bilenmiş kılıçtan daha keskindir.
Latin Atasözü- Geciken adalet, adaletsizlik getirir.
Türk Atasözü- Rüşvet kapıdan girince adalet pencereden kaçar.
Ahlaklı olun ve adaletli davranın ki sizden sonra çocuklarınız daha rahat bir yaşam sürsün.
250825